29.03.2008

bkz.

Kendisi neyin peşindeyse;

Bir hortum misali üstümüze gelen tortu,

Çöp

Ve gerenksiz ayrıntı dumanından oluşan

Bir bulut girdabına kapılmamak için

Ellerimizi sıkı sıkı birbirine kenetleyip

Sırtımızı kitaplara vermiş,

Mevcut seferberlik akışında aklımızı yolumuza vermiş,

Yürüyorduk kaçan yağmuru kovalayarak,

İçimiz kıpır kıpırdı,

Hani derler ya..

Neyse işde..

Eleman geldi,

Dedi “nereye?”,

Gülümseyerenk ama..

Dedik ki “merhaba!!”,

Susarak çatdı kaşlarını,

Gözleri ve dudakları gülmeye devamdı ama..

“Tamam madem..!” dedi,

“Güvenmiyor musun bize?” dedik,

Ki anında kahkahalara büründü varlığı

Kendisi yoktu orda

Kahkaha vardı

Biz de yoktuk aslında..

Dedik “ne gülüyon ki?”

İçimiz ısınmışdı güneşten,

Yağmur’un en verimli sağanağıydı orası..

Değirmen çalıyordu dünyada

Sonra önce ekmek artık iyiyken..

Benim karnım üstelemeseydi,

Datlı dedik ya hep beraber..

Biraz daha var..

Ağaçlar anısına tahtalarda kalan son piyonlar Şampiyondurlar durları durakları aşmış eğimde..

“İyi madem..” dedi ve geçdi gitdi…

Biz de vardık devamında kendimize işde..

Aynaya bkz. bi şöyle

İçinize dışınıza,

Her yangınınıza…

Orman serinliği hatrına bi bkz.

Musluk soğukluğunda siyah beyaz akşamlarında

Ayarlanır makinaların ayarları,

Boş kutularda sıcaklığı uyuyakalmış

Sersem karidesli pizzalar hatrına bkz.

Yorulmayan zincir ağaçları dikilseydi ocaklarınıza

Zeytin burunlu apartumanlar çökeceğine

Elbise kalmadı üstüne uyacak

Gökler yalanları duyacak

kna.120907.

Hiç yorum yok: