Son çağdışı, mantıkdışı ve hukukdışı sandık fetişizmi süreci boyunca hepbirlikte Kılıçdaroğlu'nun 'Cumhurbaşkanı' olması yönünde propagandada yarışanlar, şimdi iş işten geçtikten sonra yine "Kılıçdaroğlu gitmeli" diye tutturdu.
İşte şartlandılmış oldubitti kafası tam da budur.
'Beton-para-güç' hipnozu altında algıları kapanmış.
Kılıçdaroğlu da "gerçek anlamda bir Demokrasi gelene kadar mücâdelemize devam ediceğz" diyor, iyi de, gerçek anlamda bir Demokrasi'de politikacı diye bir meslek olmiycak ki?
Gerçek anlamda bir Demokrasi'de artık particilik ve politikacı yerine âciliyet sırasınca SÂDECE KONULAR OYLANACAK, dolayısıyla vekile de gerek olmiycak, ve bu şu an zâten çoktan mümkün.
Ama bu işlerine gelmez tabi.
Şu "kim lider olsun" kafasında hapsolmuş olanlar bunu bi türlü anlayamıyorlar işte.
İllâ 'tepede' biri olacak yâni.
Nerdeyse tuvalete yatağa mutfağa da ellerinden tutulup götürülecekler, o derece.
Neyse.
Geçmiş olsun, eğer bu son çağdışı, mantıkdışı ve hukukdışı sandık fetişizmine iştirak etmiş, bundan olumlu bir sonuç çıkacağını ummuş olanlardansanız, komple geçmiş olsun.
Şimdi başlayın yine "hep bu boykotçular yüzünden" şeklinde bizi suçlamaya.
Canınız sağolsun, vesselâm.