23.07.2022

KENAR MAHALLE


Baktı kuleden.

Gösterişsiz, yalın ve süssüzce süzdü heryeri.

Kimsecikler görünmüyordu.

Sonra birden soğudu hava fenâ, kalakaldı öylece şaşkınca, çünkü güpegündüzdü ve güneş tepedeydi.

Fakat bir anda ortalık kararmıştı, sebebini göğe bakınca anlayabilirdi, ama gözlerine inanabilir miydi meselâ, esas sorun buydu.

Bir gök gemisi, güneşin ışığını kesecek kadar büyük ...

Ağzı açık kalmış, nefesi kesilmiş, nabzı hızlanmıştı.

Kafasının içinde imgeler belirdi sonra tek tek, peşpeşe hızlıca, sanki aynı anda başka bir boyuta bağlanmış gibi hissetti.

Hâl hatır soruyorlardı, resmen "keyfin nasıl?" diye soruyorlardı kafasının içinde, imgelerle, ve hiç zahmet ihtiyacı olmaksızın kendi kendiliğinden yanıtını da sanki bir ağaçtan meyve koparır gibi kolayca ânında algılıyorlardı.

"Meğerse herşey bu kadar netmiş" diye düşündü.

Hayır, zâten çoktan netleşmişti herşey yıllar evvel, fakat bu kadarını hiç tahmin edememişti, ki nereden bilebilirdi, bizzat deneyimlemek buydu işte şimdi.

Zaman neredeydi, demek bu yüzden durmuştu dünya.

Demek bu yüzden bir başına kalmıştı.

Herkes aynı deneyimi kendince yaşıyordu belli ki, topluca ama yapayalnız, kimse kimseyi göremeyerek kendinden başka, kezâ gök gemisi de kendisiydi, dünya da, hayat da, herşey de.

Ruh tektir ya, o olmuştu.

Ve herşey daha yeni başlıyordu.



'Kırmızı' Nazmî Akyıldız

Hiç yorum yok: