22.03.2025

👉🏻 ÇöZüM 👈🏻

Araya hâlâ politikacı bulaştırılan ve çözüm için hâlâ o çoktan çağdışı, mantıkdışı ve hukukdışı hâle gelmiş 'sandık' propagandasının güdüldüğü hiçbir eylem bütünün hayrına sonuçlanmayacaktır.

Çözüm bugün halkın artık araya hiçbir politikacı ve siyâsî parti bulaştırmadan direkt #SâdeceHalk olarak doğrudan sorunları bizzat oylamasıdır.

Yâni halk olarak artık politikacı ve siyâsî partileri değil, âciliyet sırasınca direkt YALNIZCA KONULARI oylayarak, tüm yapay gündemleri ve manipülasyonları da, çıkara ve egoya dayalı karanlık tüm ajandaları da etkisiz kılarak, sorunları artık bizzat çözebiliriz bugün, hepbirlikte, istesek.

Buraya kadarını anladıysan, "bunu hani kime anlatacaksın ki", "bunu millet anlar mı ki?", "hani bizim milletimiz böyle bir bilinç düzeyine gelebildi mi ki?" gibi retorik 'sorular' ile kendini kilitlemek yerine, fikir sana doğru ve uygun geldiyse öncelikle bizzat kendin "ben varım" demelisin, ki buna olumlu bakan diğer herkes de bu şekilde 'el kaldırırsa', zâten çözüme giden yolu da hepbirlikte yarılamış bile sayılırız.

Öyleyse, eğer mâdem örneğin bugün Türkiye'nin en büyük sorunu Recep Tayyip Erdoğan ise, bunun çözümünü hâlâ politikacı ve partilerden beklemek yerine - ki Erdoğan'ı başımıza saran da zâten ona oy verenler falan değil, zîrâ esas mesele onun daha baştan Anayasa'ya aykırı olarak o sahneden meşrû bir 'seçenek' olarak sunulmuş olmasıdır, ki bunun da baş sorumlusu en başta günümüz istisnâsız tüm siyâsî partileri kapsayan, ve bugün tüm dünyaya eş zamanlı uygulanan Satanist Kabal Ajanda'nın emrine girmiş olan sözde 'resmî' ortamdır;
 dolayısıyla da, çözümün bizzat sorunun müsebbipleri tarafından çözülmesini beklemek de abesle iştigâldir ... 

İşte dolayısıyla bu yüzden de bunun da çözümünü de hâlâ politikacı ve partilerden beklemek yerine, direkt #SâdeceHalk olarak, yâni araya hiçbir politikacı ve siyâsî parti bulaştırmadan düzenlenecek hakiki bir halk oylamasıyla kendimize doğru soruyu sormamız gerekiyor, ki o doğru soru da aslâ "yerine kim gelsin?" değildir;
 doğru soru "RTE KALSIN MI, GiTSiN YARGILANSIN MI?"dır.

Bkz., eğer mevcut siyâsî partilerden herhangi biri, ya da kitlelevî hipnoz ile toplumun algısını manipüle eden medya kanallarının herhangi biri gerçekten halktan yana, hakikatten yana, adâletten ve haktan hukuktan yana falan olsaydı, hepsinin de ellerinde böyle bir halk oylamasını düzenleyebilmek adına gâyet yeterli olanak mevcutken, neden bu doğru soruya odaklanmak yerine milleti hâlâ o meşrûlaştırıcı, dolayısıyla da yanlış soru olan "yerine kim gelsin?" sorusuyla oyalamayı sürdürüyorlar?!?

Ve burada yine akıllarda belirecek olan retorik 'sorulardan' biri de elbette yine "hani, kim yargılayacakmış ki?" olacaktır, fakat şu an esas soru o olmamalı, zîrâ esas soru öncelikle "biz halk olarak 'Erdoğan gitsin yargılansın!' diyen kaç kişiyiz?" olmalıdır.

Ki, bunun için sokağa çıkmaya bile gerek yok bugün, ve en 'başarılı' sözde 'muhâlif' parti bile bugün - hattâ diğerleri ile ittifak etse bile - milletin yine hâlâ yalnızca belirli bir kesiminin desteğini yakalayabiliyorken, ve fakat #HiçbirineOyYok diyen kitlenin oranı bile başlıbaşına onların toplam oranından artık çok daha fazlayken, eğer hepbirlikte bu doğru soruya, yâni "RTE KALSIN MI, GiTSiN YARGILANSIN MI?" sorusuna odaklanacak olsak, milletin EN AZ %80'i "GiTSiN YARGILANSIN!" diyecektir, ki:

1. O zaman hakiki millî irâdenin görünür bir yansıması olan bu asıl kitlenin hakiki oranı da ilk kez ortaya çıkmış olacak

2. Artık bu çağda araya hiçbir politikacı ve siyâsî parti bulaştırmadan direkt bizzat #SâdeceHalk olarak artık politikacı ve partileri oylamak yerine bizzat direkt ve doğrudan sorunların kendisini hepbirlikte oylayarak çözebileceğimiz gerçeği de kanıtlamış olacak


Öyleyse daha ne bekliyoruz o zaman, ve neden hâlâ politikacı ve siyâsî partilere yüzvermeyi sürdürüyoruz?


🔻









Whatsapp, Messenger ve Clubhouse'daki sohbet köşelerimize katılmak isteyenler bana bu numaradan mesaj atabilirler:
+90 536 354 07 59