... insanlık sıkıntıda, büyük sıkıntıda.
... e biz de insanlığın bi parçasıyız, dolayısıyla milletimiz de büyük sıkıntıda.
... ama ben öyle sâdece şu mevcut gündeme dayattıkları 'virüs' olayından bahsetmiyorum sıkıntı derken.
... bunun da arkasında olan şeyden ... ha, noldu, hemen "al, bi komplo teorisyeni daha, üstelik 'Almancı', üstelik diploması bile yok, gelmiş burada konuşuyo" mu oldunuz şimdi?
... olun, güzel, ama lütfen okumaya devam edin yazdıklarımı, ricâ ediyorum.
... hayır, elbette yazdıklarımdan memnun kalmazsanız bunun karşılığında size o değerli dakikalarınızı geri veremem, ama baştan söyledim, bişey satmıyorum, kendimi aday maday filân da göstermiyorum, ama yine de bi çözüm önerim olduğuna inanıyorum.
... bu noktada yalnız da değilim, ve bu fikrin bi patenti filân da yok;
yâni eğer sâhip çıkacak olursak, hepimizin ortak fikri de olmuş olacak bu zâten.
... ne diyorduk, sıkıntı büyük.
... sınırların olması sıkıntı.
... para diye birşeyin, yâni parasal sistem diye birşeyin olması sıkıntı.
... hea, bu arada, öyle çıkarcı egoist, kariyerinden ferâgat etmeyecek, mevcut sistem dâhilinde îtibâr ve başarı peşinde, ya da zâten îtibarlı ve başarılı olduğunu düşünüp, bunları kaybetmek istemeyen, hattâ üçkâğıtçı biriyseniz, zâten yazdıklarım size göre değil;
"lan bu şimdi mi söylenir" dediğinizi duyar gibiyim, de yâni, en azından söyledim, söylemeyebilirdim de, hadi naş naş bakem siz, anca gidersiniz!!!
:::
... kaldık mı bizbize?
... vay, meraktan okumaya devam eden de varmış bu fitne fesat taraftan hâlâ, amanın da amanın ...
... gelgelelim tekrarımıza ...
... konubaşlıkları için âciliyet sırası belirlenmek zorunda.
... ölçümüz, yeryüzünün tüm çocuklarının, ve daha da öncelikle anne karnındaki tüm ceninlerin dahî şu anki ve gelecekteki sağlıklarının korunmaya, yâni garantiye alınmasıdır, psikolojik ve fiziksel.
... fakat zeminimiz satılmış kurumsallık kisvelerindeki çakma 'Bilim' değil.
... hah, peki bunu, yâni hakiki 'Bilim'i neye göre belirliyceğz?
... bence vicdânın akla göre değil, aklın vicdâna göre çalışması belirler hakiki 'Bilim'i.
... sonuçta bu illâ ki masaya yatırılacak.
... tüm konulardaki tüm uzmanlar muzmanlar birbirleriyle yüzleştirilecek, tüm karşıt görüşler hem de;
öyle "şu satılmış medya benim, sen git sansürlenmekten kaça kaça dert anlatmaya çalışadur, biz paraları götürelim" yok.
... reklamsız, sansürsüz, ve süre limitsiz bir canlı yayında tüm konular masaya yatırılacak.
... şimdi burada duralım ama önce.
... niye, çünkü "mevcut yapıda bunu kim nerden nasıl bilip bulup tâkip edecek ki" gibi bir sorun var.
... bunu nasıl çözeriz?
... bunu şöyle çözeriz:
... bu yönde hemfikir olanlar olarak, bi yandan yine hâlihazırda yaşadığımız hayatlarımıza devam ederken, sâdece beş on dakikamızı ayırarak, bizzat önce kendi zihnimizde buna yer açmaya karar verdiğimizi düşünelim, beleş, bi deneyelim mi?
... sonra mı nolcak?
... inkâr edemezsiniz ki, daha doğrusu îtirâf etmelisiniz ki, yeryüzündeki tüm siyâsal sistemsel vaziyet artık boka sarmış vaziyettedir;
o yüzden lütfen artık daha hâlâ herhangi bir siyâsî parti veyâ politikacı üzerinden herhangi bir çözüme ulaşılabileceği zannından da eğer hâlâ vazgeçmediysek, bakın lütfen diyorum, lütfen vazgeçelim.
... hemen "e nolcak, o zaman anarşi kaos olur?" demeyin, panik yok, paranoya yapmayın.
... çünkü bi kere öncelikle zâten Anarşi kelimesinin gerçek meâl karşılığı kaos ve terör değil;
ve sonra da şu ana kadar - ve hem ülkede, hem dünyada -, asıl esas bu mevcut siyâsal sistemsel vaziyet ortalığın içine zıçıp batırmadı mı zâten, hem de yeterince belirgin bir biçimde, kör müyüz?
... bizi bu hâlden kurtarmasını da daha hâlâ inat ve ısrarla bu durumu bizzat bu hâle getirmiş olan bu mevcut syâsal sistemsel vaziyetten istemenin, beklemenin, ummanın, ve üstelik de hattâ talep edebiliyor olmanın ne kadar saçma, ne kadar abes, ne kadar aptalca birşey olduğunu lütfen, çok ama çok ricâ ediyorum, göremiyor musunuz?!?
... şimdi yine "iyi de, ya naaapalım" diyorsunuz ya doğal olarak, şimdi siz de orada bi durun azıcık, sâdece bi durun, ve o soruyu tekrar, ama bu defâ gerçekten merak ederek sorun;
yâni retorik değil, "yapacak başka bişey yok ki, elimiz mahkûm, mecbur birini seçiceğz, başımızda hükümet olmadan ortalık karışır" şartlandırılmışlığı olmadan tekrar sorun ...
... çünkü başta bir pâdişah olmadan da herşeyin gâyet daha bile iyi olabileceğini Lâik Cumhuriyet'in ilk yıllarına bakarak gördük neticede, di mi?
... hiç öyle şimdi "ama Atatürk diktatördü" filânlara girmeyin, onu tartışmıyoruz;
birilerine göre diktatördür, birilerine göre değildir, konu o değil ...
... ortada inkâr edilemeyecek bir başarı var, bir devrim var, ve öyle bir devrim ki üstelik, sonsuz devrimlere de kapı açan bir devrim;
hangi akıl bunu inkâr edebilir?
... ama şimdi noldu o devrim?
... Atatürk öldürüldüğü an, devrim de onunla birlikte gömüldü.
... ama mümkün olabileceğini bize göstermedi mi, hem bize, hem tüm dünyaya?
... yav hayır, içkiden filân ölmedi, geçin o yalanı!
... bildiğin öldürüldü!
... ve bu konu da elbette masaya yatırılır, karşıt görüşte olanlar da, biz gibi düşünenler de ellerinde ne kanıt belge varsa koyar ortaya, görürüz o zaman Sinek Papaz kimdeymiş, Karo Vale kimdeymiş, Maça Kızı kimdeymiş, Kupa As kimdeymiş.
... ama dediğimiz şartlarda.
... reklamsız, sansürsüz, ve süre limitsiz canlı yayında, yiyosa.
... bu şartlardan kaçan hiç konuşmasın.
... sonuçta uyduruk bi Hilâfet fantazisinin Emperyalizm'e teslim ettiği ülkeyi geri almakla kalmayıp, bizzat Millet'in kendisinin Egemenliği'ne geri teslim ettiğinde Atatürk, henüz ortada televizyon denen şeyin bile olmadığı o dönem şartları altında akıl mantık gereği halkın sesinin vekillerce temsil edileceği Türkiye Büyük Millet Meclis'ni kurdu, evet, ama aslolan vekillik de değildi, meclis binâsı da değildi ki, aslolan halkın sesinin temsil edilmesiydi.
... bakın, "halkın DA sesinin" filân değil, yâni "birileri yine bi nevî pâdişah olsun, ama halkın da sesi temsil edilsin bi kenardan" filân değil;
meclisin, meclis binâsının ve Cumhuriyet'in amacı ve anlamı, Halk'ın Egemen olması, Millet'in bizzat Devlet'in ta kendisi olmasıydı, ki vekilliğin adı da bu yüzden vekillikti ...
... yoksa "halkın hiçbir boktan anlayabileceği yok, bâri iyi kötü kafası çalışan, ama işimizi görecek adamlarımız olsun da burada" gibi bişey değildi yâni amaç.
... gelelim bugüne.
... bugün internet var.
... ben halkım.
... bu benim sesim.
... okuyorsun, görüyorsun.
... arada herhangi bir vekil olmadan hem de.
... demek ki neymiş?
... evet, vekillik çöpe!
... "ama kaos" mu "olur" mu, yine mi, hâlâ mı?
... yav, kaos bu sözde 'vekiller' yüzünden VAR zâten şu an diyorum ya, bundan daha beteri nasıl olabilir ki?!?
:::
... ülkenin ve dünyanın sağduyulu insanları olarak birleşelim, tüm konuları masaya yatıralım şöyle, âciliyet sırasınca;
tüm konulardaki tüm uzmanı muzmanı, araştırmacısı yazarı teker teker reklamsız sansürsüz ve süre limitsiz bir canlı yayında yapsın hepsi kendi sunumunu, sunsun iddiâsını, sonra da halk bunları direkt oylasın, direkt aha şu elimizdeki akıllı telefondan doğru, ânında görüntü ...
... herkeste akıllı telefon mu yok?
... e o kadar sandık fetişizmi için yıllarca halkın parası harcandı durdu, çıt yok, şimdi bu mu sorun oldu?
... kesersin şarlatan maaşlı sözde 'imamların', sözde 'müezzinlerin' maaşını, dağıtırsın akıllı telefonu olmayanlara birer akıllı telefon, buyur, çözüm iste sen yeter ki!
... kim mi yapacak?
... sen tabi, bu ülke yapacak, ülkenin yüzde sekseni Lâiklik diyor, sağır mısın?
... yâni Hakiki İslâm'ı görmek istiyor halk, çünkü Lâiklik zâten Hakiki İslâm'ın emri;
çünkü bizzat Peygamber "kişinin namazına mamazına filân değil, iyi bir insan olup olmadığına bakınız" demiştir özetle, çünkü o sözde 'imam' ve 'müezzin' olacak maaşlı şarlatanlar eğer harbiden Müslüman olduklarını iddiâ ediyorlar ise, o zaman maaş neyin almaksızın beleşe gönüllü olarak da kıldıracaklar mecbur o namazları, hem de yetmez, harbiden Müslüman olduklarını iddia ediyorlar ise, Türkçe'sinden okuyacaklar Âyetleri de.
... tamam mıyız?
... "ama aç kalırız o zaman" şekli bi mıymıy mı duydum şimdi bu sözde 'imam' olacak maaşlı şarlatanlardan?
... be adam, hani işsizlik yoktu ya mâdem, gidin çalışın?!?
... ama Allah'ın Din'ini para için istismar etmeyin!
... size o memurluk görevi bu Din'i istismar edesiniz, görevinizi suistimal edesiniz diye verilmedi;
hurâfeden yalandan arındırasınız, ve aslına, vicdâna göre calışan akıl ile, tüm insanlığın eşitçe ve özgürce yaşayabileceği bir dünyanın nasıl kurulabileceğine rehberlik edesiniz diye verildi o görev size.
... ama siz o görevi farklı niyetlerle aldıysanız, o zaman yandınız.
... bak yine, konu neyken noldu ...
... ne diyodunuz?
... ama herkeste akıllı telefon mu yoktu?
... bu sözde 'imam' olacak maaşlı şarlatanların maaşlarını kesersek, bi şekilde karşılar mı o açığı, karşılamaz mı?
... nasıl, duyamadım?
... biraz daha yüksek sesle az tam anlayamadım, ne dediniz?
... "karşılar elbette, daha fazlasını bile karşılar" mı dediniz, doğru mu duydum zilin sesini?
... işte bu aklı vicdânına göre çalıştıran, insan olan insanların o güzel sesi!
... peki şimdi de o sözde 'vekil' olacak maaşlı şarlatanların maaşlarını da keselim bi de, bakalım noluyo?
... nasıl mı yapıcağz?
... halkız biz, halk!!!
... beni temsil edemeyene ben neden maaş ödeyeyim?!?
... paranın bizzat kendisini bile kaldırırız;
hayır uçmadım, özüme döndüm!
... imececi dayanışmacı düzen olacak işte negüzel, fıstık gibi!
... tamam mıyız?
... kimse lider olmiycak, hakiki 'Bilim Kurulları' millete herşeyi sırayla tüm çıplaklığıyla îtiraf edecek, teker teker;
ve tekrar ediyorum, reklamsız, sansürsüz, ve süre limitsiz bir canlı yayında!
... halk da tüm konuları bizzat elindeki akıllı telefonla, ya da masaüstü bilgisayarla mı oyluyo artık, ama 7/24 oylayacak, ve ama SÂDECE KONULAR OYLANACAK;
particilik ve politikacılar filân değil, SÂDECE KONULAR!
:::
... bu imkânsız değil, bu bi zorunluluktur!
... ama kafada, bizzat önce kendi zihnimizde başlar.
... ve dâima tekrar ettiğim gibi, buraya da ekleyeyim;
eğer bu olacaksa, olmalıysa, o zaman bunun öncülüğünü de bu bilinçte birleşebilen kadınlar yapacaktır, yapmak zorundadır.
... ve ille de bir Yön-Edici olmalı diyorsanız da, zâten böyle bir çözümde birleşebilen bir kitlenin içinden çiçek gibi açacak bir Bilgeler Konseyi zâten kendiliğinden mutlakâ ve şüphesiz ki uygun bir insanı, bilge bi insanı rehber olarak da belirleyebilecektir, vesselâm.
:::
#BenimBaşkanımDeğil #BenimBaşkomutanımDeğil #BarışçılSivilİtaatsizlik #TopyekûnTamBoykot #HiÇ1PaRTi #SâdeceHalk #GeziRuhu #ŞeffafDevrim #OnlineDoğrudanDemokrasi #İletişimHakikiAltındır #UyanUyan #VakitOVakittir #TümParticiliklerYargılanacak #VekillikÇöpe
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder